Prof. Dr. Narbay, Rusya-Ukrayna Krizinin Uluslararası Hukuk Boyutunu Değerlendirdi

Prof. Dr. Narbay, Rusya-Ukrayna Krizinin Uluslararası Hukuk Boyutunu Değerlendirdi
28.02.2022
2.057
A+
A-

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın, Rusya-Ukrayna krizinde durumun “savaş”a dönüştüğünü ve Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi hükümlerini şeffaf bir şekilde uygulayacağını beyan eden açıklamaları bağlamında, krizin uluslararası hukuk boyutu ve Montrö Sözleşmesi’nin ilgili maddelerini Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şafak Narbay değerlendirdi.

Rusya-Ukrayna arasındaki son durumu uluslararası hukuk bağlamında değerlendiren Prof. Dr. Narbay, “Rusya Federasyonu, birkaç gün önce yaptığı basın açıklaması ile Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerini tanımış bulunmakta, bu tanıma neticesinde de Donetsk ve Luhansk’ın resmi daveti üzerine Donbass bölgesinde askeri olarak faaliyette bulunup, tanıdığı bu devletlere askeri destek vermekte. Dolayısıyla Rusya devleti, Rus askerlerinin buradaki varlığının BM Antlaşması Madde 2/4’deki “Kuvvet Kullanma Yasağı’na” aykırılık teşkil etmediğini ifade etmekte. Öte yandan Ukrayna ise, Rusya’nın tanıdığı toprakların kendi egemenlik alanına girdiğini ileri sürdüğü için bölgedeki Rus askeri varlığını Ukrayna’ya yönelmiş doğrudan bir saldırı olarak kabul etmekte ve Rusya’nın uluslararası hukukun kuvvet kullanmama ilkesi ve saldırı suçu gibi esaslı hükümlerini ihlal ettiğini düşünmektedir” ifadelerinde bulundu.

“Rusya’nın Müdahalesi Uluslararası Hukuka Aykırı”

Rusya’nın Ukrayna Devleti’ne yönelik gerçekleştirdiği bu askeri müdahalenin uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve hiçbir meşru temelinin bulunmadığını vurgulayan Narbay, “Kanaatimizce Rusya bu hamlesiyle Ukrayna Devleti’nin meşru sınırlarına açıkça müdahalede bulunmuş; kuvvet kullanma yasağını ihlal etmiş ve egemen bir devlet olarak Ukrayna’nın ülkesine yönelik bir saldırı suçu işlemiş bulunmaktadır. Zira Rusya Federasyonu’nun askeri faaliyetleri iddia edildiği üzere yalnızca Donbass bölgesi ile sınırlı kalmamış, Ukrayna Devleti’nin bütününe sirayet edecek şekilde Kiev’den Odessa’ya bütün ülke sathına yayılmıştır. Rusya Federasyonu Ukrayna Devletini bütün dünyanın gözü önünde işgal etmiştir” dedi.

“Müdahaleyi Savaş Olarak Nitelemek Mümkün”

Prof. Dr. Narbay, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 19., 20., ve 21. maddelerinin savaş halinde Türkiye’nin savaşan durumunda olup olmamasına göre iki farklı durumu ihtiva ettiğine dikkat çekti. Narbay: “Türkiye savaşan devletlerden değilse boğazları savaşan devletlere kapayabilirken, savaşan taraflardan biri olduğu halde ise tam bir hareket serbestisine sahip olacaktır. Bu noktada ‘savaş’ terimini karşılayacak bir durumun hâlihazırda mevcut olup olmadığı ve savaşan tarafların kimler olduğu gibi soruların nasıl cevaplanacağı ve NATO’nun çatışmaya olası dahlinin boğazların geçiş rejimine nasıl etki edeceği ayrı ayrı ele alınması gereken ve ilerleyen günlerde netlik kazanacak hususlardır. Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkili makamlarının olayların nitelemesini nasıl yapacağı belirleyici olacaktır” şeklinde konuştu.

Narbay, “Kanaatimizce, her ne kadar Rusya Devleti bunu reddetse de, Rusya’nın saldırıları bütün Ukrayna’ya yayıldığından Rus müdahalesini bir ‘savaş’ olarak nitelemek mümkündür. Bu neticede Türkiye Cumhuriyeti Devleti de boğaz geçişlerini savaşan devletler olan Rusya ve Ukrayna’ya kapama hakkına sahip bulunmaktadır. Henüz NATO üyesi ülkelere yönelen bir saldırı olmadığından veya Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelen bir saldırı söz konusu olmadığından Montrö Boğazlar sözleşmesinin 20’nci maddesinin uygulanması şu an için söz konusu değildir. 21’nci madde açısından ise krizin ilerleyen günlerdeki gelişimi ve NATO’nun yaklaşımı ayrıca değerlendirilmeli ve Türkiye’ye yönelen bir savaş tehdidi olup olmadığına yetkili mercilerce karar verilmelidir” dedi.

“Avrupa’dan Somut Askeri Adım Mümkün Görünmüyor”

Prof. Dr. Narbay; Avrupa, NATO ve BM’nin Rusya’nın askeri müdahalesine tepki vermede hızlı bir refleks göstermemesini şöyle değerlendirdi: “Bilindiği üzere BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimî üyesinden birisi Rusya Federasyonu ve Güvenlik Konseyi kararları bu beş daimi üyenin veto hakkının olduğu bir mekanizma ile alınmakta. Dolayısıyla Rusya’nın kendisine yönelen bir eylemi veya yaptırımı onaylaması mümkün olmadığından Güvenlik Konseyi’nin herhangi bir somut eylemde bulunması mümkün görünmüyor. BM’nin de esas karar alma organı Güvenlik Konseyi olduğundan ve Genel Kurul’un yetkileri somut eylemlerde bulunmaya müsaade etmediğinden BM’nin bu krizde etkisiz kalması kuvvetle muhtemeldir.”

Narbay son olarak, “Öte yandan AB’de kendi içerisinde yaşadığı bölünmeler ve enerji ihtiyacının Avrupalı ülkeleri Rusya’ya muhtaç kılması gibi hususlar nedeniyle AB de somut adımlar atmaktan kaçınmakta ve daha çok ekonomik yaptırımlar ile refleks göstermektedir. Bu çerçevede Avrupa Birliği daha ciddi yaptırımları yakın zamanda öngörecek gibi görünse de bunun askeri vs. somut bir eyleme dönüşmesi mümkün görünmemektedir” değerlendirmesinde bulundu.

 
2.057 kez görüntülendi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.