Beceri Temelli Değer Eğitimi Çalıştayı Sakarya Üniversitesinde Gerçekleştirildi
Sakarya Üniversitesinde değerlerin beceri temelli yöntemlerle kazandırılmasına yönelik proje çıktıları ve uygulama örnekleri ele alındı.
Sakarya Üniversitesinde “Beceri Temelli Değer Eğitiminin İmkânı: Program, Ürün ve Uygulama Modülünün Geliştirilmesi” başlıklı çalıştayda, değerlerin beceri temelli yöntemlerle kazandırılmasına yönelik proje çıktıları, uygulama örnekleri ve ölçme-değerlendirme sonuçları kapsamlı biçimde ele alındı. Çalıştayda proje kapsamında geliştirilen eğitim modeli, öğretim materyalleri, ölçme araçları ve uygulama çıktıları paylaşıldı; değer aktarımına ilişkin yeni yaklaşım önerileri tartışıldı.
“Eğitimi hayatın içine taşımalı, üniversitemizi dünya sıralamasında üst basamaklara taşımalıyız”
Programın açılışında konuşan Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Al, eğitimi yalnızca sınıf ortamında gerçekleşen bir süreç olarak görmediklerini belirtti. “Öğrencilerimizin değerlerine bağlı, 21. yüzyıl becerileriyle donanmış, girişimci bireyler olarak yetişmelerini önemsiyoruz. Bunun en önemli adımlarından biri proje üretmektir. Akademik unvan veya not hedeflerinin ötesinde, toplumsal sorunlara çözüm üretmek çok daha değerlidir” diyen Prof. Dr. Al, Sakarya Üniversitesinin kısa vadede “Araştırma Üniversitesi” unvanı almayı, orta vadede dünyada ilk 1000 ve Türkiye’de ilk 10 üniversite arasında yer almayı hedeflediğini ifade etti.
Üniversitenin uzun vadeli vizyonunun İTÜ ve YTÜ gibi köklü kurumlarla birlikte anılan, uluslararası alanda saygın bir konuma ulaşmak olduğunu vurgulayan Rektör Al, bu hedefler doğrultusunda çalışmaların devam etmesi gerektiğini vurguladı. Eğitimin dört duvar arasında hapsolmasının doğru olmadığını aktaran Prof. Dr. Al, “Hayatın dışında bir eğitim tasavvurunu da doğru bulmuyoruz. Çalışma hayatı ile okul hayatı iç içe yürütülmeli, öğrencilere bilgi kadar beceri de kazandırılmalıdır” dedi.
“Değer odaklı bir eğitim anlayışı toplumun tüm yönlerini dönüştürecek”
Milli Eğitim Bakanlığı Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Celile Eren Ökten, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin yalnızca müfredat değişikliği anlamına gelmediğini, bunun çok boyutlu bir eğitim reformu olduğunu vurguladı. Eğitim sisteminin yalnızca akademik bilgi aktaran bir yapı olmaktan çıkıp bireylerin şahsiyet, ahlak ve medeniyet bilincini de inşa eden çok boyutlu bir süreç olarak ele alınması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Ökten, yürütülen projenin çocukların yalnızca akademik değil, aynı zamanda insani ve toplumsal yönden gelişimlerini de hedefleyen bütüncül bir vizyonun parçası olduğunu belirterek elde edilecek sonuçların sahada önemli karşılıklar bulacağını söyledi.
Köklerinden beslenen bir eğitim anlayışının gençleri yalnızca birey olarak değil, toplumun etkin bir parçası olarak da güçlendireceğini dile getiren Doç. Dr. Ökten, erdemli, ahlak sahibi, sorumluluk bilinci yüksek ve kabiliyetlerinin farkında bireylerin yetiştirilmesinin temel hedeflerden biri olduğuna dikkat çekti. Bu doğrultuda şehir, kültür ve medeniyetle kurulacak ilişkinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Doç. Dr. Ökten, eğitimin yalnızca bilgi aktarmakla sınırlı olmadığı; duygusal, sosyal, estetik ve ahlaki yönleri birlikte geliştiren bir inşa faaliyeti olarak görülmesi gerektiğini ifade etti.
Adalet ve insan hakları kavramlarının farklı coğrafyalarda farklı biçimlerde ele alındığını da hatırlatan Doç. Dr. Ökten, Batı merkezli insan hakları anlayışının ötesine geçilerek insanı merkeze alan, ayrım gözetmeyen ve kapsamlı bir yaklaşımın benimsenmesinin önem taşıdığını söyledi.
“Evrensel değerleri yeniden tanımlamak ve kendi referanslarımızı güçlendirmek zorundayız”
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, değer eğitiminde aile, çevre ve toplumsal yapının önemli bir rol oynadığını belirterek bu sürecin yalnızca okul çatısı altında gerçekleşmediğini ifade etti. Değerlerin çok boyutlu bir süreç içinde kazanıldığını vurgulayan Prof. Dr. Demirli, bunların yalnızca derslerin konusu olarak ele alınmasının yeterli olmayacağını, bireyin doğuştan getirdiği bazı değerleri yaşamı boyunca sosyal etkileşimler yoluyla geliştirdiğini ve eğitimin de bu sürecin ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini dile getirdi.
Adalet kavramı üzerinden örnek veren Demirli, aynı kavramın farklı coğrafyalarda farklı biçimlerde ele alınmasının değer eğitiminde çeşitli zorluklar doğurduğunu belirtti. Gazze’de yaşananların adaletin ne zaman, nasıl ve kime göre sorgulandığını açıkça ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Demirli, bu nedenle değerlerin yalnızca teorik düzeyde değil, yaşamsal deneyimler, vicdani yaklaşımlar ve davranışsal süreçlerle ilişkilendirilmesinin önem taşıdığını söyledi.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin yalnızca bir müfredat çalışması değil, aynı zamanda bütüncül bir vizyon belgesi olduğunu vurgulayan Demirli, modelin yönergelerden uygulamalara, politika belgelerinden eğitim stratejilerine kadar geniş bir çerçevede ilerlediğini belirtti. Bu süreçte evrensel değerlerin yerel referanslarla yeniden tanımlanması ve özgün bir bakış açısının geliştirilmesinin temel hedeflerden biri olduğunu ifade etti.
“Değerleri becerilerle birlikte ele alan bir model geliştirildi”
İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Hasan Meydan, yürütülen projenin dört yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu belirterek değerlerin beceri temelli bir yaklaşımla öğretimini amaçlayan bir model geliştirdiklerini ifade etti. Bu kapsamda program tasarımı, etkinliklerin hazırlanması, ölçme araçları ve ölçeklerin oluşturulması gibi birçok aşamadan geçilerek binin üzerinde öğrenciyle uygulamalar gerçekleştirildiğini aktaran Prof. Dr. Meydan, çalıştayda bu uygulamaların sonuçlarını ve ortaya çıkan ürünleri değerlendirmek üzere bir araya gelindiğini söyledi.
Projenin çıktılarının Milli Eğitim Bakanlığının hayata geçirdiği Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile önemli ölçüde örtüştüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Meydan, elde edilen sonuçların eğitim politikalarının geliştirilmesine katkı sunacağına inandıklarını da sözlerine ekledi.
Dört oturumda modelin tüm aşamaları ele alındı
Çalıştay kapsamında gün boyunca dört ayrı oturum gerçekleştirildi. Birinci oturumda, beceri temelli değer eğitimi modelinin kuramsal çerçevesi, temel kavramları ve metodolojik yaklaşımı tanıtıldı. Projenin dayandığı kuramsal altyapı ve geliştirilen modelin hedefleri tartışıldı.
İkinci oturumda, program tasarımı ve öğretim materyalleri üzerinde duruldu. Farklı yaş gruplarına uygun etkinlik örnekleri, uygulama senaryoları ve ders içi uygulama süreçleri sunuldu.
Üçüncü oturumda, geliştirilen ölçme araçları ve ölçeklerin uygulama sonuçları paylaşıldı. Elde edilen veriler üzerinden beceri temelli yaklaşımın öğrencilerin değer kazanımlarına etkisi değerlendirildi.
Dördüncü oturumda ise proje çıktılarının sahaya nasıl aktarılabileceği, öğretmen eğitimine nasıl entegre edilebileceği ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile nasıl uyumlu hâle getirilebileceği tartışıldı. Katılımcılar, projenin sürdürülebilirliğine ve ulusal eğitim politikalarına katkı potansiyeline ilişkin önerilerini paylaştı.
Çalıştay, katılımcılara sunulan raporlar ve gelecek dönem planlarının değerlendirilmesiyle sona erdi.