Akçil Hâkimlik ve Savcılık Mesleğini Anlattı

Akçil Hâkimlik ve Savcılık Mesleğini Anlattı
12.05.2016
3.574
A+
A-

Geleneksel SASGEM (Sakarya Üniversitesi Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi) konferanslarının bu haftaki konuğu Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Yılmaz Akçil oldu.

SAÜ Hukuk Fakültesi Amfisi’nde gerçekleştirilen  ‘Hâkimlik ve Savcılık Mesleği’ isimli konferansa konuşmacı olarak katılan Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Yılmaz Akçil, Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı ile Hâkim ve Savcı adaylarının mesleğe hazırlanış biçimleri ve atanma usulleri hakkında bilgiler verdi.

Akçil, “Adalet Akademisi hâkim ve savcıları yetiştiren bir kurumdur. İlk olarak 1985 yılında Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak Hâkim ve Savcı Eğitim Merkezi adıyla kurulmuştur. Daha sonra Avrupa Birliği’ne uyum kapsamında bağımsız, özel bütçeli, ayrı tüzel kişiliği bulunan bir kuruma ihtiyaç duyulması nedeniyle 2003 yılında çıkarılan kanunla Akademi’ye dönüştürülmüştür. Hem adli hem idari hem de askeri hâkimlerin eğitimini yürütmektedir. Aynı zamanda noter, avukat, hukuk ve adalet alanında faaliyette bulunan tüm kurumların müfettiş, uzman ve personelinin de eğitimi verilmektedir.” ifadelerini kullandı.

Hâkimlik ve savcılık mesleği üzerinde de duran Akçil, “Birçok ülkeden farklı olarak Türkiye’de hâkim ve savcı olabilmek için öngörülen asgari bir yaş sınırı bulunmamaktadır. İlgili alan hakkında lisans eğitimini tamamlamak hâkim ve savcılık mesleği sınavlarına başvurabilmek için yeterlidir. Alt yaş sınırının bulunmaması yanı sıra bir üst sınır öngörülmüştür. Yeni mezun olanlar için 35 yaşından gün almamış olmak, avukatlıktan geçmek isteyenler için ise 45 yaşından gün almamış olmak gerekmektedir. Staj eğitimi yeni mezunlarda 2 yıl, avukatlıktan geçenlerde 6 aydır” diye konuştu.

Hâkimliğin ve savcılığın, bağımsız, hayatın tüm alanlarına ilişkin hüküm ve kararlar verebilen bir meslek olduğuna dikkat çeken Akçil “Bu durum hâkimliği, bir milletvekilinin bile dokunulmazlığından daha güçlü dokunulmazlıklara sahip kılabilen bir meslek yapmaktadır. Böylesine etkin ve güçlü mesleğin manevi sorumluluğu da büyüktür. Bu manada Akademi’de hâkimlerimizin hukuki bilgilerinin yanında hâkimlik nosyonuna ve güzel bir ahlaka sahip olabilmeleri yönünde eğitimler vermekteyiz. Adaylara özelikle adliye girişindeki güvenlik personelinden başlayarak her gördüklerine selam vermelerini tavsiye ediyoruz. Çünkü selam sevgi, saygı ve muhabbeti, huzuru arttırmaktadır. Adayların teori bilgileri tamamen bildiklerini varsayarak eğitimlerini, daha çok uygulama, pratik, olayları neticelendirme ve hüküm kurma tarzında gerçekleştirmekteyiz. Ayrıca adayların kişilik gelişimine yönelik eğitimler de verilmekteyiz. Öfke yönetimi, kötü duruşma yönetimi konusunda yetenek kazanmalarını ve aynı zamanda iletişim becerilerini de geliştirebilmelerini sağlamaktayız. diye konuştu.

Adalet Akademisi olarak eğitim faaliyetleri yanında yüze yakın ülke ile dış ilişkiler bağlamında faaliyetler de yürüttüklerini kaydeden Akçil sözlerini şöyle sürdürdü:

”Özellikle Balkanlar, Orta Asya, Orta Doğu, Uzak Doğu ve Afrika bölgelerindeki yargı mensuplarını ülkemize davet ederek hem yargı sistemimizi ve ülkemizi tanıtma hem de onların yargı sistemlerini tanıma fırsatı buluyoruz. Sempozyum, seminer, söyleşi gibi etkinlikler düzenliyoruz ve tüm bunlardan olumlu dönüşler alıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz dış faaliyetler kapsamında ülkemize gelen Afganistan Yüksek Mahkeme Başkanı Türk bayrağını gösterip demişti ki ‘Şu bayrak dalgalandığı sürece bilin ki biz Afganistan’da özgürüz. Bu bayrak dalgalanmazsa biz de Afganistan’da yok hükmündeyiz.’ Gambiya Adalet Bakanı ülkemize geldiğinde ise ‘Türkiye bir şey veriyorsa karşılıksız veriyor. Avrupa, on almadan bir vermiyor ve verdiğini de çürük veriyor. O nedenle Türkiye’nin destekçisi çok, lütfen dik durun’ dedi. Yine Pakistanlı yargı mensubu geldiğinde ‘Ülkenizin kıymetini bilin. Bizim başımız sıkıştığı zaman size sığınabiliyoruz ama sizin sığınabileceğiniz bir yer yok’ dedi. Balkan ülkelerinin de ortak söylemi şu: ‘Siz ne kadar güçlü olursanız biz o kadar güçlüyüz’ Görüldüğü üzere ülke olarak bugün önemli bir güce ulaşmışız ve bunu geliştirip sürdürmek siz gençlere düşüyor. Eğer siz bu rekabet sürecinde geri kalırsanız bilin ki bunun bedelini çocuklarınız ödeyecektir. Tavsiyem, mutlaka okuma alışkanlığınızı geliştirin ve teknolojik ürünlerle gereğinden fazla zaman harcamayın. Türkiye bu günlere zor geldi. Lütfen bu zamanın kıymetini bilin ve ülkemizi daha da geliştirmek için de sıkı çalışın.”

Akçil konuşmasına dinleyicilerin sorularını cevaplayarak devam etti. Dinleyicilerden birinin ‘Belli bir yaşa gelmiş insanların ahlak anlayışını nasıl yönlendirip değiştiriyorsunuz?’ sorusuna cevaben “Öncelikle her öneri ve tavsiyemi önce kendim uygulayarak model olmaya çalışıyorum. Ayrıca adaylara ders veren eğitimcilerin de aynı şekilde örnek model olabilecek kişilerden seçmeye çalışıyoruz. Eğitim yanında disiplin hukukunun yaptırımlarının varlığı da hâkim ve savcıları ahlaklı davranmaya yöneltmesi konusunda önemli bir destek sağlamaktadır.” dedi.

Akçil, dinleyicilerden gelen bir başka soru üzerine hukuk işlerinin ağır yürütülmesi konusunda değerlendirmelerde bulundu ve “Yargı işlerinin yavaş yürütülmesi sadece Türkiye’nin değil dünyanın sorunudur. Usul hükümlerinin birçok şekil kuralına tabi olması bu nedenle de ufak, basit hatalar yüzünden dilekçelerin reddedilmesi, reddedilen dilekçelerin düzeltilip yeniden verilmesinin yavaş yapılması vs. tüm bu etkenler yargılama süresini yavaşlatmaktadır. Adalet Akademisi olarak hızlı ve adil yargılamaya yönelik çalışmalar da yapmaktayız” dedi.

Yine dinleyicilerden gelen bir başka soru, hâkimlik ve savcılık mülakatlarına ve referans adı altındaki torpil bahsine yönelikti. Akçil, “Avrupa’da referans mektupları alınmakta ancak Türkiye’de böyle bir uygulama yok. Hâkimler ve savcılar, verilen görevler ve tanınan yetkiler bakımından devletin en hassas işlerini yapan güce sahip olduklarından mesleğe seçilirken devletle barışık ve devletle uyumlu çalışabilen bireyler olmalarına dikkat ediliyor. Bu nedenle mülakatlarda Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nüanslarını anlayabilen, koruyabilen kişiler olmasına dikkat ediliyor. Adayın ailesi, arkadaş grupları ve yakın çevresi hakkında araştırma yapılıyor. Bu kriterlerden başka, adayın mülakat esnasındaki hal ve hareketleri, konuşma üslubu, mesleki sorulara vereceği cevap, zorunlu olmasa da bir yerlerden aldığı referans gibi kriterlere göre de mülakat sonucu şekilleniyor.” dedi.

Konuşması bitiminde Yılmaz Akçil’e hediyesini Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamza Al takdim etti.

12/05/2016 – HAY/SASGEM
3.574 kez görüntülendi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.