Kentleşen Dünyada En Büyük Çöp, Alışkanlıklarımız

Kentleşmenin tüketim alışkanlıklarını hızla değiştirdiği günümüzde, atık üretimini önlemek çevresel sürdürülebilirliğin temel şartı.

Tüketimin hızla arttığı çağımızda, doğanın değil, insanın alışkanlıklarının dönüştürülmesi gerekiyor. Sıfır atık anlayışı, yalnızca çevreyi korumaya değil, bireylerin günlük yaşamda “gerçekten neye ihtiyacım var” sorusunu yeniden sormasına odaklanıyor.

Sakarya Üniversitesi tarafından düzenlenen Bilim Söyleşileri Serisi kapsamındaki onuncu oturumu, Sakarya Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle yapıldı. “Yeşil Akıl Buluşmaları: Birlikte Sıfır Atık” başlıklı oturum, Öğr. Gör. Erdal Hoş’un moderatörlüğünde, Doç. Dr. Aliye Suna Erses Yay’ın katılımıyla gerçekleştirildi. 

Söyleşide sıfır atığın, geri dönüşümle sınırlı bir sistem olmaktan çok, üretim-tüketim zincirinde davranışsal değişimi hedefleyen bir yaklaşım olduğuna dikkat çekildi. Katılımcılar arasında yer alan çevre mühendisleri, muhtarlar ve okul yöneticileriyle birlikte yürütülen söyleşide, kentleşme sürecinin tüketim alışkanlıklarını nasıl dönüştürdüğü ve bunun atık yönetimine etkileri üzerinde duruldu.

Doç. Dr. Aliye Suna Erses Yay, atık kavramının sanayileşme ve şehirleşmeyle birlikte hızla değiştiğini belirtti. 1950’li yıllara kadar belirgin bir atık sorunu bulunmadığını, ancak ambalajlı ürünlerin yaygınlaşmasıyla birlikte atığın modern yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini ifade eden Yay, Türkiye’de 1990’lı yıllardan itibaren yasal düzenlemelerle atık yönetiminin kurumsal bir çerçeveye oturduğunu, 2009 sonrasında ise düzenli depolama sistemine geçilerek önemli bir ilerleme kaydedildiğini aktardı.

Sıfır atık anlayışının temelinde atık üretimini önleme felsefesinin bulunduğunu, geri dönüşümün tek başına yeterli bir çözüm olmadığını belirten Doç. Dr. Yay, en önemli aşamanın, atığı oluşmadan engellemek olduğunu vurguladı. Yay, Sakarya’da atıkların depolandığı alanın kısa sürede doluluk seviyesine ulaşmasının, kentteki tüketim hızının çevresel açıdan sürdürülebilir olmadığını gösterdiğini belirtti.

Programda ayrıca bireysel farkındalığın kalıcı davranış değişikliğine dönüşmesinin önemine dikkat çekildi. Günlük yaşamda ihtiyaç odaklı tüketim bilincinin geliştirilmesinin, sıfır atık hedefinin en güçlü destekçisi olduğu belirtildi. Aliye Suna Erses Yay, farkındalık sürecinin uzun vadeli bir toplumsal dönüşüm gerektirdiğini, sigara kullanımında olduğu gibi bilinç oluşumunun zamanla davranışa dönüşeceğini dile getirdi.

Programda çocukların kamu spotları, eğitim programları ve medya içerikleri sayesinde çevre bilinciyle büyüdükleri, ancak ev ortamında sistematik bir geri dönüşüm düzeni bulunmadığında bu bilincin zamanla zayıfladığına da dikkat çekildi. Bu nedenle, bireysel farkındalığın aile içinde davranışa dönüşmesinin önemine değinildi.

Etkinlikte Sakarya Büyükşehir Belediyesinin yürüttüğü sıfır atık projeleri, depozito iade sistemleri ve inşaat atıkları yönetimine ilişkin uygulamalar da paylaşıldı.
Belediyelerin geri dönüşüm kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalarının yanı sıra, bireylerin tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmesinin de çevresel sürdürülebilirlik açısından belirleyici olduğu vurgulandı. Söyleşi boyunca sıfır atık kültürünün yalnızca çevresel değil, toplumsal ve ekonomik yönleriyle de ele alınması gerektiği ifade edildi.

Bilim Söyleşileri serisinin onuncu oturumunda yer alan Doç. Dr. Aliye Suna Erses Yay’ın, sıfır atık ve sürdürülebilir yaşam üzerine yaptığı değerlendirmelere Sakarya Üniversitesi YouTube kanalından ulaşabilirsiniz.

Kategori: