28 Şubat’ta Sivil Toplumun Rolü Konuşuldu

28 Şubat’ta Sivil Toplumun Rolü Konuşuldu
08.03.2018
896
A+
A-

Sakarya Üniversitesi Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi (SASGEM) tarafından düzenlenen konferansta “28 Şubat’ta Sivil Toplumun Rolü” konusu ele alındı.

SAÜ Hukuk Fakültesi Sabahattin Zaim Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın konuşmacı olarak katıldı.

Türkiye’de 28 Şubat sürecinin Erbakan hükümetini yıkmaya yönelik bir operasyon olduğunu belirten Ali Yalçın, “Necmettin Erbakan Müslüman dünyasına yönelik çalışmalar yapmaktaydı. Türkiye yararına yapılan bu çalışmalar emperyalist devletlerin hoşuna gitmedi. Bu durumdan memnun olmayan kişiler Erbakan’ı uzaklaştırmaya yönelik çalışmalara başladı. Bu süreç 54’üncü hükümete karşı olan bir eylemdi” dedi.

Küresel güçlerin oyunları

Dünyanın kontrol altına alınmaya çalışıldığının ve 28 Şubat sürecinin de bunun bir parçası olduğunun altını çizen Yalçın, “Türkiye tarihi ilginçtir. Darbe tarihlerini bilmiyorsanız öğrenmelisiniz. Toplum nasıl kutuplaştırılır, nasıl manipüle edilir, sokağa nasıl çekilir ve Arap Baharı nasıl gerçekleştirilir öğrenmelisiniz. Yeni dünya düzeni nasıl bir şeydir, Rossfield ve Rockefeller aileleri kimlerdir, ne tür amaçları vardır bilmelisiniz. Ülkeler 28 Şubat sürecinde olduğu gibi kontrol altına alınmak isteniyor. Dünyada meydana gelen olaylar küresel güçlerin tasarladığı oyunlardır” diye konuştu.

Türkiye’nin 90’lı yıllardaki görünüşünün iyi anlaşılması gerektiğini belirten Yalçın, o dönemde Sovyetler blokunun çöktüğünü ve dünyanın tek kutuplu hale geldiği anımsattı. Sovyetler Birliği dağılmadan önce dünyada tehlike olarak komünizmin varlık gösterdiğine işaret eden Yalçın, “NATO grubu için en büyük tehlike komünizmdi. Çünkü bu tip uluslararası büyük birlikler, büyük düşmana ihtiyaç duyarak dünyayı yönetmek isterler. Dolayısıyla Sovyet bloğu çöktükten sonra yeni tehlike siyasal İslam oldu. 1946 yılında NATO konseptine dahil olduktan sonra Türkiye’nin derin devlet ve gladyo yapılanması örgütlenmiştir. Bu yapılanmalar da 10 yılda bir görüntülenmiştir. Adnan Menderes’i asanlar, 1971’de muhtıra çekenler, 1980’de, 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da Türkiye’yi işgal etmeye çalışanlar aynı kafadaki kişilerdir. Bunu çok net bir şekilde bilmeliyiz” şeklinde konuştu.

Küresel güçlerin kendi işlerini görmeleri için farklı aygıtlar ve taraflar oluşturduğunu ifade eden Yalçın, “Çoğu zaman birinin adı sağcı diğeri de solcu oldu. Küresel güçler bir tane yedek oluşturmadan diğerini sahaya sürmezler. Namluda bir tane yetiştirir, namluyu boş bırakmazlar. Çünkü Türkiye boş bırakılacak bir yer değildir. Türkiye kilit taşıdır. Üç kıtada hüküm sürmüş, dünyada adaleti temsil etmiş tampon bölgedir. Üç buçuk milyon Suriyeliyi kimse alıp da bedavadan bakmaz. Avrupa’ya gittiği zaman Suriyeliyi tel örgülü kapılardan sokmazlar. Dolayısıyla Türkiye olmazsa dünya büyük bir çalkantıya girer” ifadelerini kullandı.

Türkiye doğru iş yapıyor

Türkiye’nin 15 Temmuz’dan sonra yeniden istikrar kazandığına işaret eden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fırat Kalkanı operasyonuyla emperyal planın şah damarı kesilmiştir. Şimdi de Afrin operasyonuyla küresel teröre ilişkin bir süpürme yapılmaktadır. Türkiye doğru iş yapıyor ve sonuna kadar gitmeli. Çünkü bu bir istikbal meselesidir. Bu bir hikâye değildir. İçeride Türkiye’nin orada verdiği istikbal mücadelesine ilişkin kafa karıştıran, cümle kuran, tersine türbülans oluşturmaya çalışanlar, sağlam kafalar değillerdir. O yüzden bu ülke önemli bir süreci daha yaşıyor, unutmayın.”

08-03-2018 / Bahadır U.


896 kez görüntülendi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.